İnsanlar üzerinde kullanılan ve bu nedenle onay almış ilk mRNA aşısı Pfizer/BioNTech'dir. Bu aşının temelinde var olan teknoloji ve araştırma son 20 yıldır zaten devam ediyordu. Şimdiye kadar hiç kullanılmamış olduğundan, istenmese de insanlarda bir endişe ve kuşku yaratmış olması gayet doğal bir durum. Buradaki önemli nokta; bu tür çalışmaların geliştirme, klinik denemeler ve onay alma
Bazı Covid-19 aşıları mRNA aşıları olarak biliniyor ve bağışıklık tepkisini tetiklemek için genetik bir materyal olan 'haberci RNA' molekülü kullanıyorlar. Peki, mRNA aşıları Covid-19'a yakalanmamıza neden olabilir mi?
Aşı sonrası bazı kişilerin deneyimlediği türden kol ağrıları veya hafif ateş genel olarak tüm sağlıklı bedenlerin aşılara verebildikleri olağan tepkilerdir. Dolayısıyla mRNA aşıları canlı virüs içermemektedir.
mRNA Aşılarının Nasıl Çalıştığı Üzerine
mRNA teknolojisi son birkaç yıldır diğer viral hastalıklardan olan Zika virüsü, kuduz virüsü ve respiratuar sinsityal virüs için kullanıldı. Pfizer / BioNTech ve Moderna aşılarında kullanılan mRNA teknolojisi 10 yıldan fazla süredir devam ediyordu.
Bu gelişmelerin oluşturduğu deneyim sayesinde bilim insanları bu teknolojiyi SARS-CoV-2 virüsüne uygulayabildiler. 90 binden fazla kişinin gönüllü olduğu bu denemeler sonrası Pfizer-BioNTech aşısı, hastalığa karşı yüzde 95 ve Moderna aşısı, iki doz sonrası hastalığa karşı yüzde 94 oranında koruma sağladı.
İnsanlar üzerinde kullanılan ve bu nedenle onay almış ilk mRNA aşısı Pfizer/BioNTech'dir. Bu aşının temelinde var olan teknoloji ve araştırma son 20 yıldır zaten devam ediyordu. Şimdiye kadar hiç kullanılmamış olduğundan, istenmese de insanlarda bir endişe ve kuşku yaratmış olması gayet doğal bir durum. Buradaki önemli nokta; bu tür çalışmaların geliştirme, klinik denemeler ve onay alma aşamaları, önceki aşılarda görülenden daha hızlı gerçekleşmesidir.
mRNA aşıları Covid-19'a yakalanmamıza neden olabilir mi?
Bazı Covid-19 aşıları mRNA aşıları olarak biliniyor ve bağışıklık tepkisini tetiklemek için genetik bir materyal olan 'haberci RNA' molekülü kullanıyorlar. Peki, mRNA aşıları Covid-19'a yakalanmamıza neden olabilir mi?
Aşı sonrası bazı kişilerin deneyimlediği türden kol ağrıları veya hafif ateş genel olarak tüm sağlıklı bedenlerin aşılara verebildikleri olağan tepkilerdir. Dolayısıyla mRNA aşıları canlı virüs içermemektedir.
Az sayıda da olsa daha sert yan etkiler görüldüğü oldu. Hatta çok nadir olsa da yaşamsal risk oluşturabilecek alerjik reaksiyonlara rastlandı. Fakat bunun Pfizer/BionTech aşısında oranı 212 binde 1. Moderna aşısında ise 400 binde 1. Bu alerjik reaksiyonlar da dahi olmak üzere henüz kimsenin ölümüne neden olmadığı belirtiliyor..
Tamamı yaşlılardan oluşan ölümlerin ise mRNA aşısı ile henüz bir bağlantısı bulunmadığı söyleniyor. Yapılan değerlendirmelerde, incelemelerin devam ettiği ancak genel kanı bu ölümlerin tamamen başka sebepleri olduğu ve tesadüfi olarak aşıya denk geldiği yönünde.
Unutulmaması gereken nokta şu ki; daha fazla kişi aşılandıkça, daha fazla rastlantısal hastalık vakası ve ölüm olacak. Bunlar, büyük bir popülasyonda belirli bir oranda ortaya çıkması beklenen durumlar.
Fransız epidemiyolojist Antoine Flahault; aşı olduktan sonra da Covid-19’a özellikle de Delta varyantına yakalanma iddialarını değerlendirdi; “Delta varyantı nedeniyle yeni bir dalga yaşayan İsrail ve İngitere’de olanlara bakmak yeterli. Nüfusun çoğunluğu aşılanmış olan bu iki ülkedeki yeni vaka sayıları ile hastaneye kaldırılma veya ölüm sayıları arasındaki oranlar aşılama önceki Covid dalgalarında yaşanandan çok daha düşük. Öte yandan henüz nüfusunun yalnızca yüzde 15’i ilk doz aşıyı olmuş olan Rusya’ya baktığımızda ise günde 800 ölüm ile çok belirgin şekilde yüksek bir ölüm oranı görüyoruz. Benzer durum Güney Afrika’da yaşanıyor.”
Antoine Flahault ayrıca; bu canlı örneklerin aşılamanın açık şekilde işe yaradığını gösterdiğini vurgulayarak, "Bir aşı hiçbir zaman yüzde 100 etkili olamaz. Yüzde 100'e yakın olabilir ama daima ufak da olsa bir etkisizlik riski olur."
Hamileler ve çocuk emziren kadınların ilk klinik deneylerde kullanılmadı. Bu nedenle başlarda Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ve Dünya Sağlı Örgütü (WHO) sadece yüksek risk grubunda bulunan hamile kadınların ve süt emziren annelerin aşı olmayı tercih etmesini önerdi.
Ancak daha sonra diğer sağlık örgütleri de dahil olmak üzere Covid-19'a yakalanması halinde hamilelerin daha büyük zarar göreceğini belirterek bu önerinin geri çekilmesi sağlandı. Eldeki veriler kısıtlı olsa da bugün var olan ortak kanı aşının anne ve bebekte yaratacağı risklerin Covid-19 enfeksiyonunun yarattığı risklerden çok daha düşük olduğu yönünde.
Hamile ve emziren hayvanlar üzerinde yapılan testler şimdiye kadar herhangi bir zarar oluşturmadığını gösteriyor. Yine de hamile ve emziren kişilerin aşı olmayı seçmeden önce doktorlarına danışmaları daha emin bir adım olarak nitelendiriliyor.
Hamile ve emziren hayvanlar üzerinde yapılan testler şimdiye kadar herhangi bir zarar oluşturmadığını gösteriyor. Yine de hamile ve emziren kişilerin aşı olmayı seçmeden önce doktorlarına danışmaları daha emin bir adım olarak nitelendiriliyor.
Bazı kişiler aşıların kısırlığa neden olabileceğinden endişeli. Ancak bu doğru değil.
Bu efsane, insan hücrelerini enfekte etmek için gerekli olan SARS-CoV-2'nin başak proteinini oluşturan kısa bir aminoasit dizisinin, fetus gelişimde hayati bir organ olan plasentada bulunan syncytin adı verilen bir proteinle paylaşılıyor olması nedeniyle ortaya çıktı.
Bu efsane, insan hücrelerini enfekte etmek için gerekli olan SARS-CoV-2'nin başak proteinini oluşturan kısa bir aminoasit dizisinin, fetus gelişimde hayati bir organ olan plasentada bulunan syncytin adı verilen bir proteinle paylaşılıyor olması nedeniyle ortaya çıktı.
Bu proteinleri inceleyen uzmanlara göre, dizi benzerliği, kısırlığa yol açacak tehlikeli bir bağışıklık reaksiyonunu tetiklemek için çok kısa.
Buna ek olarak, erken gebelikte meydana gelen düşüklerin arttığına dair hiçbir kanıt bulunamadı. Aksine SARS-CoV-2 enfeksiyonundan sonra başarılı hamilelik kayıtları var. Dolayısıyla bizzat virüsün ve virüse bağışıklık sisteminin verdiği tepkinin dahi üreme fonksiyonlarını olumsuz etkilediğine dair bir bulgu yok.
Pfizer-BionTech aşısının test aşamalarında gönüllü olan kişiler arasında sonradan hamile kalan çok sayıda denek var. Bunların hiçbirinde düşük vakası da yaşanmadı.
Pfizer-BionTech aşısının test aşamalarında gönüllü olan kişiler arasında sonradan hamile kalan çok sayıda denek var. Bunların hiçbirinde düşük vakası da yaşanmadı.
mRNA aşılarının kansere neden olabileceği iddialarını doğrulamak da yanlışlamak da oldukça zor. Kanserojen maddelerin etkisi birkaç haftada birkaç ayda görülmez. Bu tür iddialarla ilgili gerçeklerin anlaşılması yıllar alır. Eğer bu iddia doğruysa yıllar içerisinde büyük bir kanser epidemisi ile karşılaşmamız gerekir.
Bilmek gerekir ki vücuda aldığınız, yuttuğunuz, içinize çektiğiniz ve yediğiniz her şey ile kanserojen maddelere, partiküllere maruz kalabilirsiniz. Solunan kirli hava nedeniyle bile bu olabilir. Aşıların kansere neden olduğunu göstermiş ve doğrudan bağlantı kurabilmiş olan bugüne kadar hiçbir bilimsel çalışma yoktur.
Covid-19 enfeksiyonundan kaynaklanan antikorların yaklaşık 2 ila 4 ay sürdüğü tahmin ediliyor, bu nedenle daha önce enfeksiyon geçirmiş olanlar yine de aşı olmalı.
CDC, Covid-19 enfeksiyonu geçirmiş kişilerin enfeksiyondan sonra 90 gün beklemeyi seçebileceğini, bu süre boyunca doğal antikorlarla korunacaklarını belirtiyor. Aşı yaptırmak, ancak bu süre sonrasında güvenli ve yararlı. Laboratuvarda üretilen sentetik antikorlar olan 'monoklonal antikorlar' için aşı yaptırmadan önce en az 90 gün beklenmeli.
CDC, Covid-19 enfeksiyonu geçirmiş kişilerin enfeksiyondan sonra 90 gün beklemeyi seçebileceğini, bu süre boyunca doğal antikorlarla korunacaklarını belirtiyor. Aşı yaptırmak, ancak bu süre sonrasında güvenli ve yararlı. Laboratuvarda üretilen sentetik antikorlar olan 'monoklonal antikorlar' için aşı yaptırmadan önce en az 90 gün beklenmeli.
Eğer gençseniz ve kalp kası enflamasyonu gibi çok ciddi bir yan etki nedeniyle yoğun bakıma kaldırılmışsanız o zaman evet aşının yan etkisi virüsten daha kötüdür denilebilir ancak bu senaryo son derece düşük bir olasılık. Bununla birlikte genç ve sağlıklı olmayan insanlar açısından bu senaryonun gerçekleşmesi aşı olmadıkları takdirde çok daha büyük bir olasılık.
Benzeri durum çiçek hastalığı aşısı için de geçerliydi. Aşıyı olanların milyonda bir ölme riski mevcuttu ancak hastalığın salgın halinde olduğu ve yılda iki milyon çocuğu öldürdüğü bir ortamda hiç kimse bu düşük olasılık nedeniyle aşının gerekliliğini sorgulamadı. Ne zaman ki çiçek hastalığı sona erdirildi o zaman aşılama da bitti.
Benzeri durum çiçek hastalığı aşısı için de geçerliydi. Aşıyı olanların milyonda bir ölme riski mevcuttu ancak hastalığın salgın halinde olduğu ve yılda iki milyon çocuğu öldürdüğü bir ortamda hiç kimse bu düşük olasılık nedeniyle aşının gerekliliğini sorgulamadı. Ne zaman ki çiçek hastalığı sona erdirildi o zaman aşılama da bitti.
Şimdiye kadar yaklaşık 1,5 yıl içerisinde Covid-19 bilinen rakamlara göre 4 iyimser tahminli rakamlara göre 8 milyon civarı insanın ölümüne neden oldu. Covid aşısının bazen kötü yan etkilere neden olduğu doğru ancak aşı da virüs de farklı yaş gruplarında farklı riskler taşıyor. Zaten bu nedenle de aşılama yaş gruplarına göre hiyerarşik olarak yapılıyor.
Bu içerik Coronavirus Günlüğü tarafından derlenmiştir.