İzmir Tabip Odası ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği'nden (KLİMUD) Koronavirüs salgınındaki son duruma ilişkin önemli bir açıklamada bulundu. "Covid-19’a neden olan virüsün (SARS-CoV-2) mutasyonlarının dünyada yayılmakta olduğu ve küresel bir tehdit oluşturduğu görülmektedir." denilen açıklamada, yeni varyantların saptanması ve özelliklerinin araştırılabilmesi için nükleik asit dizi analizlerinin yaygınlaştırılması ve sonuçlarının açıkça paylaşılması
Pandemi Bilimsel gerçeklere Dayanarak Yönetilmeli
İzmir Tabip Odası ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı Derneği'nden (KLİMUD) Koronavirüs salgınındaki son duruma ilişkin önemli bir açıklamada bulundu.
"Covid-19’a neden olan virüsün (SARS-CoV-2) mutasyonlarının dünyada yayılmakta olduğu ve küresel bir tehdit oluşturduğu görülmektedir." denilen açıklamada, yeni varyantların saptanması ve özelliklerinin araştırılabilmesi için nükleik asit dizi analizlerinin yaygınlaştırılması ve sonuçlarının açıkça paylaşılması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi.:
Mutasyon, virüslerin çoğalması sırasında nükleik asit dizilerinde (genomunda) ortaya çıkan değişikliklerdir. İlk tanımlanan virüse göre farklı özellikler gösteren mutasyonlu virüslere varyant virüs denmektedir. SARS-CoV-2’nin toplumda hızlı yayılması ve çoğalması, virüste yeni mutasyonların ortaya çıkmasına, virüsün varlığını sürdürmesine yardım eden (örneğin, kolay yayılmasını, konak hücrelerine daha kolay girmesini, konağın bağışık yanıtlarından kaçabilmesini sağlayan) mutasyonların birikmesine yol açarak varyantların gelişmesine neden olmaktadır. Bu nedenlerle, hastalığın ortaya çıkmasını engelleyecek korunma stratejilerinin geliştirilmesi ve koruyucu önlemlerin hızlı bir şekilde uygulanması gereklidir. Bunun yapılabilmesi için toplumda var olan varyantların yakın izlemi, yeni varyantların saptanması ve elde edilen verilerin başta sağlık sunucuları olmak üzere toplumla hızlı paylaşımı kritik önem taşımaktadır.”
"Varyant PCR testleri ile varyantların araştırılması yeterli değildir. "
Varyant virüslerin toplum sağlığı ve salgının seyri üzerine etkilerine dayanılarak gruplandırıldığı belirtilen açıklamada şu bilgilere yer verildi:
"Endişe verici varyantlar olarak şu anda alfa, beta, gamma ve delta varyantları tanımlanmaktadır. Ayrıca, gözlem altında tutulması gereken ve araştırma altında olan gruplarda çok sayıda varyant bulunmaktadır.
Ülkemizde şu anda başlıca mutasyonları saptayan farklı PCR kitleriyle varyantlar araştırılmaktadır. Bu kitlerin ve algoritmaların standardizasyonunun sağlanması ile sonuçlar daha iyi yorumlanabilecektir.
Sağlık Bakanı, Türkiye’de Delta varyantının baskın olduğunu bildirmiştir. Ancak İzmir’de, alfa, beta, gamma ve delta varyantlarındaki başlıca üç mutasyonu hedefleyen PCR kitleri ile yapılan analizlerde, üç mutasyonu da taşımayan suşlar saptanmaktadır. Ayrıca, bu mutasyonları farklı kombinasyonlarla taşıyan suşlar da bulunmaktadır. Bu suşların özelliklerinin anlaşılabilmesi için genom analizi (nükleik asit dizi analizi) yapılması gereklidir. Bu örneklerin bir kısmı Türkiye Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne (HSGM) ileri inceleme için yollanmakta, ancak sonuçları hakkında hekimlere ve topluma bir açıklama yapılmamaktadır. İller/bölgeler incelendiğinde enfeksiyon ve aşılama oranlarındaki farklara ek olarak varyantlarda da farklar oluşabileceği beklenmektedir. Varyant PCR testleri ile varyantların araştırılması yeterli değildir. Dizi analizi yapılacak örneklerin seçim kriterleri toplumdaki enfeksiyon ve hastalık özelliklerine göre belirlenmelidir. Bunlar yapılmadığı sürece mevcut varyantların ve yeni gelişecek olanların gözden kaçabileceği unutulmamalıdır."
"Sonuçları düzenli olarak bir rapor halinde sağlık çalışanları ve toplumla paylaşılmalıdır."
İzmir Tabip Odası ve KLİMUD, mikrobiyolojik olarak yapılması gerekenleri de şu şekilde sıraladı:
1. Yeni veya ek riskler getiren mutasyonları taşıyan varyantların erken saptanabilmesi; nükleik asit dizi analizi çalışmalarının hızlanması, kapsayıcılığının arttırılması, yaygınlaştırılması ve örnek toplama kriterlerinin belirlenmesi ile mümkündür.
2. Covid-19 pozitif örneklerden temsiliyeti sağlayacak oranda rastgele seçilen örneklerin yanı sıra, belirli klinik ve epidemiyolojik özelliklerine göre toplanan örneklerde dizi analizi yapılması gereklidir. Aşıya ya da hastalığı geçirmiş olmalarına rağmen tekrar Covid-19 olanlar, farklı klinik gidiş gösteren veya uzamış ya da farklı bulaşma özellikleri olan vakalar/ vaka kümeleri, varyantın/varyantların risk oluşturduğu veya yeni bir varyantın bulunduğu ülkelerden gelenler gibi durumlar belirlenip örnekler toplanmalıdır.
3. HSGM tarafından yapılan dizi analizlerinin sonuçları düzenli olarak bir rapor halinde sağlık çalışanları ve toplumla paylaşılmalıdır.
4. Daha hızlı ve sağlıklı sonuçlar elde edilebilmesi için suşlar yerel laboratuvarlarda da değerlendirilebilmeli, dizi analizleri yaygınlaştırılmalı, bilgi, birikim ve alt yapı olanağı bulunan merkezler, üniversiteler desteklenmelidir.
5. Farklı suşların bulaşıcılık, bağışıklıktan kaçma, enfeksiyonunun klinik seyri gibi özellikleri incelenmelidir.
Eğer muhtemel yeni varyantlar mevcut ise, bunun çok hızlı şekilde paylaşılması ve bu bilgiden hareketle, bu varyantların özelliklerinin tespiti gerekir. Bu bilgiler, bundan sonraki süreçte pandeminin seyrinde rol oynayabilecek olan muhtemel yeni varyantlara karşı gerek toplumsal ve gerekse tıbbi anlamda pandeminin bilimsel gerçeklere dayanarak yönetilmesinde önemli veri kaynağı olacaktır.
Bu şekilde, salgın dinamiklerinin ve alınacak önlemlerin hızla değerlendirilebilmesi ve lokal gereksinime göre daha etkin mücadele mümkün olacaktır."
ERENSOY: "Halen bu konuda yeterli açıklama yok."
Varyant ihtimaliyle ilgili gereken adımlar atılmadığı takdirde yeni tehlikelerin kapıda olabileceğine işaret eden Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD) Başkanı Prof. Dr. Selda ERENSOY, konuya dair yaptığı açıklamada “Şu anda elimizde bu olası varyantlar ile ilgili bir veri ya da tespitimiz yok. Aslında istediğimiz şey de tam olarak bu tespitlerin yapılması. Bunların daha ileri analiz yöntemleriyle kesinleştirilmesi gerekiyor. Hastalığın bulaştırıcılık oranları ve belirtilerinin saptanabilmesi için talepte bulunduk. Fakat halen bu konuda yeterli açıklama yok. Alınan örnekler ileri inceleme için Türkiye Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne (HSGM) yollanmakta, ancak sonuçları hakkında hekimlere ve topluma bir açıklama yapılmamaktadır, ya da açıklamalar geç yapılmaktadır. Yeni varyantlar risk teşkil ediyor. Bunun işaretleri var, tespiti de mümkün. Bu yüzden bir an önce harekete geçilip gerekenler yapılmalı. Bildiğimiz üç varyant haricinde karşımıza çıkabilecek yeni mutasyonlarının ne olduğu şu anda kullanılmakta olan PCR testleri ile tespit edilemiyor. İzmir’de rastlanan varyant vakalarının yüzde 30’a yakınlık bir bölümünün yeni varyantlardan olma ihtimali var. Ancak kesin bir şey söyleyebilmek için daha ileri analizlere ihtiyacımız var. Şimdilik bu vakaların belirgin özelliği diyebileceğimiz ateş, öksürük ya da kusma gibi bir klinik bir bulgusu yok. Bulaştırıcılık oranı, riskleri de tespit edilmiş değil. Bu vakalara birkaç gündür karşımıza çıkıyor. Aynı varyant ihtimaline dair farklı kentlerden de bildirimler gelmeye başladı. Varyant tiplerinin erken bilinmesi, halk sağlığı açısından ve salgınla ilgili önlemlerin alınabilmesi için oldukça önemli” ifadelerini kullandı.